Türkiye gibi bir ülke nasıl olabiliyor da komşularına karşı iç savaş kışkırtıcısına dönüştürülebiliyor?
Piyon görevinin zincirlileri
Piyon görevinin zincirlileri
Bugün Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ün Suriye’ye karşı üstlendikleri örgütlü görevlerin Türkiye tarihinde bir benzeri yoktur. Padişahlık tarihinde de yoktur. Bugün Türkiye, tarihiyle, birikimiyle, kültürüyle açıklanamayan bir piyon görevine zincirlenmiş gözüküyor. Bu zincir, aslında Türkiye’nin zinciri değil, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Güllerin bağlantıları. Biri ABD’nin proje görevlisidir. Diğeri, aynı projeye 2 sayfa 9 maddelik bir anlaşmayla bağlandığını kendi ağzıyla ilan etmiştir. Hiçbir seçenekleri yoktur. Türkiye’yi kendi zincirlerine mahkûm etmek, biricik seçenekleridir.
Bunlar, biliniyor.
Her şey sıcak para için!
Peki, Türkiye Tayyip Erdoğan ve Abdullah Güllere mecbur mudur? Başka deyişle Türkiye, nasıl oluyor da kendisini inkâr eden, kendisini küçülten, geleceğini masaya süren bir pratiğin içine sürükleniyor?
Peki, Türkiye Tayyip Erdoğan ve Abdullah Güllere mecbur mudur? Başka deyişle Türkiye, nasıl oluyor da kendisini inkâr eden, kendisini küçülten, geleceğini masaya süren bir pratiğin içine sürükleniyor?
Anlamlı soru budur!
Genel cevap belli: Türkiye ABD’ye öyle bir bağlanmış ki!
Mesele, bu cevabı genellikten kurtarıp somutlamaktır.
Türkiye bugün sıcak para diktası altında, kendi geleceğine hükmetme olanağını kaybetmiş gözüküyor!
Dış borçlanma, olağanüstü ödemeler açığı, sanayi üretiminin büyük ölçüde ithalata bağımlı hale gelmesi sonucu, bugün her şey sıcak para içindir. Türkiye ekonomisi fahişeleşmiştir. Ancak vücudunu satarak yaşamını sürdürüyor.
Türkiye’de seçim denen olay, sıcak para bulacak olanın seçilmesidir artık. ABD kime sıcak para sağlayacaksa, oylar oraya yönlendirilmektedir. “Demokrasi” falan hikâyedir. “İstikrar” diye tanımlanan olay da, sıcak parayı bulmaktır.
Sıcak para, bir eroin gibi artık.
Eroine bağımlı hale gelen kimdir?
Elbette Türkiye’nin sıcak paraya bağımlı hâkim sınıfları! Özellikle de, sıcak para komisyoncuları, faizciler, mafyalaşan sermaye ve tarikat rantçıları!
Ama sistem içinde kalırsanız, ithal malı kullanan sanayici, o sanayicinin fabrikasında çalışan işçi ve memur ve giderek herkes, bugün sıcak paraya şu veya bu ölçüde bağımlıdır.
Sıcak paraya bağımlılık, bir zehir gibi ülke damarlarında dolaşıyor.
Günün çözümü: Sıcak paraya esareti uzatmak
Birgün, herkes biliyor, motor yanacak ve sistem yürüyemeyecek. Ama toplum, o günü ertelemeye de bağımlı hale getirilmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, yabancı devlet operasyonuna teslim olmasının nedeni de buradadır. Komuta kademesi, sıcak para diktasının esiri haline gelmiştir.
Dayatılan çözüm: Sıcak paraya sıcak kan!
Şu anda sıcak para diktasının en kritik anına gelmiş bulunuyoruz.
Bugüne kadar sıcak para karşılığında, Türkiye’den Kemalist Devrimden vazgeçmesi isteniyordu. Vazgeçildi.
Türkiye’nin bölünmesi isteniyordu; fiilen bölündü.
Şimdi gelinen aşamada, sıcak paranın bedeli, sıcak kandır!
TSK komuta kademesi, sıcak para diktasının dayatmasına, kendisini Suriye’de iç savaş kışkırtma görevleriyle sınırlayarak sözüm ona bir mevzi kurmaya çalıştı.
Artık o mevzide tutunulamayacağı görülüyor. Suriye ve İran direniyor ve sağlam bir cephe gerisine de sahipler.
ABD, iç savaş kışkırtıcılığından adım adım daha doğrudan müdahale yöntemlerine geçmek durumundadır. Yeni ABD stratejisine göre, bu müdahale ABD askeriyle değil, alet kullanılarak yapılacaktır. Tek alet adayı ise, TSK’dir!
TSK’ya bugün dayatılan, ABD emperyalizminin kiralık katili olmaktır. Kirayı ise Katar şeyhliği ödüyor. ABD’nin Körfez’deki ödeme amiri!
Müdahale biçimi ne olursa olsun, bundan sonra satılacak olan yalnız komşuluk, yalnız onur, yalnız Atatürk, yalnız aydınlanma değil; artık Mehmetçiğin kanıdır.
Bölünmüş olan ve içerideki teröre çare bulmamaya mahkûm edilmiş olan Türkiye, sıcak para uğruna uçuruma koşmaktadır. Gidilen yer, parçalanma ve dağılmadır. Gelinen eşik budur!
Türkiye, bu durumda kaçınılmaz olarak, sıcak para diktasını sorgulama aşamasına gelmiştir. Boynundaki zincire bakıp, “Bu zincir benim mi” diyecektir.
Mezarlardaki mareşallerini mi teslim edecek?
Bütün işaretler bunu gösteriyor. Eski genelkurmay başkanlarından sonra Türk Ordusu, sıcak para diktasına neyini teslim edecektir, neyi kalmıştır teslim edecek?Mezarlardaki mareşallerini çıkarıp, onları mı teslim edecektir?
Türk Milleti, neyini teslim edecektir bundan sonra?
Süreç, Türk Milletini ve Türk Ordusunu “zincirinden başka kaybedecek şeyi olmayan” durumuna sürüklemektedir.
Zincirimize aşkımızın sonu
Manzara çok vahim gözüküyor.
Hayır!
Manzara görünüşte vahim, denklem yanlış kurulmuş!
Türkiye, sıcak para diktası altında hiçbir şey olmaya gidiyor.
Sıcak para diktasını yıktığınız zaman, her şeysiniz!
Bunun adı, devrimdir!
Devrim yapmazsak, yok olmaya teslimiz!
Devrim ise, biricik çözümdür ve kaçınılmazdır.
Dayatan program
Türkiye önce zincirini kıracak, sıcak para diktasını yıkacak.
Kendi kaynaklarını sülüklerden kurtaracak. Sıcak para komisyonculuğuna, borsa vurgunculuğuna, büyük faizciliğe son verecek. Hortumcunun malına ve tarikat rantlarına el koyacak. Bütün kaynaklarını öncelikle bunalımdan çıkışta halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak ve iç barış için değerlendirecek, bir üretim ekonomisine geçecek, tarımını destekleyecek, ülkenin işgücünü emek yoğun yatırımlarla seferber edecek. Dış siyasette, İran, Irak, Suriye ve bölge Kürtleriyle bir bölgesel ittifak kurup, Kürt sorununu çözecek; Rusya, Çin ve Hindistan’ı ekonomiden güvenliğe kadar cephe gerisi olarak değerlendirecek vb. vb. ABD ve Avrupa ile ilişkilerini normalleştirecek.
Ben sana mecburum!
Türkiye halkı ve Türk Ordusu, devrime mecbur olduğu bir sürece girmektedir.
Halkçı, kamucu, aydınlanmacı bir devrim, Türkiye halkı ve Türk Ordusu için, artık bir yaşam sorunudur.
Devrimler de zaten, yalnız bu koşullarda olur!
Devrim bir mecburiyet haline gelince, herkes devrime mecbur olur.
Türkiye, sıcak para diktasına mecburiyetten halk + ordu devrimine mecburiyet dönemine girmektedir.
Kolay gelsin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder