Açarsak şunu söylüyor:
- Bizim hukukumuz, sizin hukukunuz değildir.
- Bizim mahkemelerimiz, sizin mahkemeleriniz değildir.
- Bizim yargıçlanmız, sizin yargıçlannız değildir.
İBRAHİM OKUR'UN SÖYLEDİKLERİ DOĞRUDUR
Söyledikleri doğrudur:
- Sultanlık hukuku ile TC hukuku bir değildir. Cumhuriyet hukuku, sultanlık hukukunu iptal etmiştir. BOP Eşsultanlığı hukuku da, Cumhuriyet hukukunu ortadan kaldırmaktadır.
- Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları hakkında idam karan veren mahkemeler ile aynı günlerde Damat Fentler hakkında idam hükmü veren Ankara'daki Büyük Millet Meclisi yargısı cephe cepheyedir. Ya biri olacaktır ya da öbürü!
- İngiliz işgalcilerinin emriyle Kaymakam Kemal Bey'i idam ettiren Nemrut Mustafa gibi'¦hakimler" ile İstiklâl Mahkemelerinin yargıçlan da kişilik, karakter, vicdan ve ahlâk bakımından iki farklı dünyadadırlar.
31 MART HUKUKU VE CUMHURİYET HUKUKU
Bugün "hukuk devleti" başlığı altında tek bir hukuk, tek bir yargı sistemi, tek bir yargıç karakteri düşleyen cumhuriyetçilerimiz de hep yanıldıklarını göreceklerdir.
31 Martçılar, Cumhuriyetin getirdiği milli hakimiyet sistemini yıkmışlar ve deliğe süpürülme yetkilerini ABD'li efendilerine teslim etmişlerdir.
Türk milletinin adının bile silinmek istendiği, milletin ordusunun esir alındığı bir ortamda, hangi milli egemenlikten söz edilmektedir?
Kanunların, projelerin Okyanus ötesinden geldiği, BOP Eşbaşkanlannın Okyanus ötesinden atandığı bir ortamda, hangi demokrasiden söz edilmektedir?
31 Mart, kendi yargı sistemini kurmaktadır. Bugünkü HSYK, Cumhuriyetin yargısını ve yargıçını tasfiye için BOP Eşbaşkanlığı tarafından kurulmuştur. Onların hukukunda en büyük suç, iki harfle tanımlanmaktadır: T.C.
VAHDETTİNLERİN YARGIÇLARI VE CUMHURİYET YARGIÇLARI
31 Mart, isterseniz kadı deyiniz, yine de yakışmaz, kendi "yargıç" tipini oluşturmaktadır. 31 Martın yargısında hakikat duygusu yoktur, hile vardır, tertip vardır, yalan vardır, iki yüzlülük vardır, çıkar vardır, yemlenmek vardır, suçlarıyla teslim alınmış olmak vardır. Ve elbette korku vardır.
Cumhuriyet Yargıcı Sadık Perinçek'in oğluyum. Fehmi Tüzünleri, Cahit özdenleri, Celal Okanlan, Şiar Yalçınları, Doğan özleri, İsmet Kemal Karadayıları tanıdım. Vicdanları vardı, hakikat duyguları vardı, yalana teslim olmazlardı, iktidar sahiplerinin karşısında başları dikti, yabancı operasyonlannda öldürseniz görev almazlardı, hukuku bilirlerdi. İlerde onları anlatacağım.
Onlar İle bugün ABD'nin Türkiye'yi bölme operasyonunda, yobaz diktasının memurları olarak görev yapanları karşılaştırmak dahi ayıptır ve sorumsuzluktur.
DİRENME HAKKININ TANIMI
Geçende Taha Akyol, "direnme hakkının hukukta tanımı yoktur" diye yazdı (Hürriyet, 10 Nisan 2013).
Doğrudur, Firavunların, "Devlet benim" diyen 14. Louis'nin, "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" diyen Kraliçe Marie Antoinette'in, Çar Nikola'nın, Çin Fağfurunun, Abdlilhamit ve Vahdettin'in, Hitler, Mussolini, Franko, Salazar, Diem, Suharto, Pinoşe, Markos, Videla gibi eli kanlı diktatörlerin, 12 Eylül'ün Amerikancı cuntasının hukukunda direnme hakkının tanımı olmadığı gibi direnenleri Taif zindanlarında boğdurmak vardır.
Ama 31 Martçılarımız Amerikan İnsan Hakları Beyannamesini, Amerikan Anayasasını, Fransız İnsan Hakları Beyannamesi'ni, Büyük Fransız İhtilali Anayasasını, Atatürk'ün Büyük Nutku'nu ve Bursa Nutku'nu, 27 Mayıs Devrimi Anayasasını açarlarsa, orada Direnme Hakkının somut tanımını görürler.
Hukuk fakültelerinde de okumuş olmaları gerekir. Mahmut Esat Bozkurtlar, Hıfzı Veldet Velidedeoğulları, Tarık Zafer Tunayalar, Tahsin Bekir Bahalar, Hüseyin Nail Kübalılar, İlhan Arseller, Münci Kapaniler, Bahri Savalar ve Mümtaz Soysallar nerdeyse yüz yıldır Direnme Hakkını tanımlamaktadırlar.
Ama 31 Martçı, o tanımda İngiliz zırhlısına binip kaçan padişahını ve Menemen'de sehpaya çıkanları ayakdaşını gördüğü için öğrenmek istemez veya anlamazdan gelir.
31 Martçı, direnme hakkının tanımını, saltanatı koruyan barikatlar yıkılıp Cumhuriyet yargısının önüne çıktığı zaman anlar.
O zaman yıkmaya kalktığı TC'nin gücünü de anlar ve anlayacaktır.
- Bizim hukukumuz, sizin hukukunuz değildir.
- Bizim mahkemelerimiz, sizin mahkemeleriniz değildir.
- Bizim yargıçlanmız, sizin yargıçlannız değildir.
İBRAHİM OKUR'UN SÖYLEDİKLERİ DOĞRUDUR
Söyledikleri doğrudur:
- Sultanlık hukuku ile TC hukuku bir değildir. Cumhuriyet hukuku, sultanlık hukukunu iptal etmiştir. BOP Eşsultanlığı hukuku da, Cumhuriyet hukukunu ortadan kaldırmaktadır.
- Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları hakkında idam karan veren mahkemeler ile aynı günlerde Damat Fentler hakkında idam hükmü veren Ankara'daki Büyük Millet Meclisi yargısı cephe cepheyedir. Ya biri olacaktır ya da öbürü!
- İngiliz işgalcilerinin emriyle Kaymakam Kemal Bey'i idam ettiren Nemrut Mustafa gibi'¦hakimler" ile İstiklâl Mahkemelerinin yargıçlan da kişilik, karakter, vicdan ve ahlâk bakımından iki farklı dünyadadırlar.
31 MART HUKUKU VE CUMHURİYET HUKUKU
Bugün "hukuk devleti" başlığı altında tek bir hukuk, tek bir yargı sistemi, tek bir yargıç karakteri düşleyen cumhuriyetçilerimiz de hep yanıldıklarını göreceklerdir.
31 Martçılar, Cumhuriyetin getirdiği milli hakimiyet sistemini yıkmışlar ve deliğe süpürülme yetkilerini ABD'li efendilerine teslim etmişlerdir.
Türk milletinin adının bile silinmek istendiği, milletin ordusunun esir alındığı bir ortamda, hangi milli egemenlikten söz edilmektedir?
Kanunların, projelerin Okyanus ötesinden geldiği, BOP Eşbaşkanlannın Okyanus ötesinden atandığı bir ortamda, hangi demokrasiden söz edilmektedir?
31 Mart, kendi yargı sistemini kurmaktadır. Bugünkü HSYK, Cumhuriyetin yargısını ve yargıçını tasfiye için BOP Eşbaşkanlığı tarafından kurulmuştur. Onların hukukunda en büyük suç, iki harfle tanımlanmaktadır: T.C.
VAHDETTİNLERİN YARGIÇLARI VE CUMHURİYET YARGIÇLARI
31 Mart, isterseniz kadı deyiniz, yine de yakışmaz, kendi "yargıç" tipini oluşturmaktadır. 31 Martın yargısında hakikat duygusu yoktur, hile vardır, tertip vardır, yalan vardır, iki yüzlülük vardır, çıkar vardır, yemlenmek vardır, suçlarıyla teslim alınmış olmak vardır. Ve elbette korku vardır.
Cumhuriyet Yargıcı Sadık Perinçek'in oğluyum. Fehmi Tüzünleri, Cahit özdenleri, Celal Okanlan, Şiar Yalçınları, Doğan özleri, İsmet Kemal Karadayıları tanıdım. Vicdanları vardı, hakikat duyguları vardı, yalana teslim olmazlardı, iktidar sahiplerinin karşısında başları dikti, yabancı operasyonlannda öldürseniz görev almazlardı, hukuku bilirlerdi. İlerde onları anlatacağım.
Onlar İle bugün ABD'nin Türkiye'yi bölme operasyonunda, yobaz diktasının memurları olarak görev yapanları karşılaştırmak dahi ayıptır ve sorumsuzluktur.
DİRENME HAKKININ TANIMI
Geçende Taha Akyol, "direnme hakkının hukukta tanımı yoktur" diye yazdı (Hürriyet, 10 Nisan 2013).
Doğrudur, Firavunların, "Devlet benim" diyen 14. Louis'nin, "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" diyen Kraliçe Marie Antoinette'in, Çar Nikola'nın, Çin Fağfurunun, Abdlilhamit ve Vahdettin'in, Hitler, Mussolini, Franko, Salazar, Diem, Suharto, Pinoşe, Markos, Videla gibi eli kanlı diktatörlerin, 12 Eylül'ün Amerikancı cuntasının hukukunda direnme hakkının tanımı olmadığı gibi direnenleri Taif zindanlarında boğdurmak vardır.
Ama 31 Martçılarımız Amerikan İnsan Hakları Beyannamesini, Amerikan Anayasasını, Fransız İnsan Hakları Beyannamesi'ni, Büyük Fransız İhtilali Anayasasını, Atatürk'ün Büyük Nutku'nu ve Bursa Nutku'nu, 27 Mayıs Devrimi Anayasasını açarlarsa, orada Direnme Hakkının somut tanımını görürler.
Hukuk fakültelerinde de okumuş olmaları gerekir. Mahmut Esat Bozkurtlar, Hıfzı Veldet Velidedeoğulları, Tarık Zafer Tunayalar, Tahsin Bekir Bahalar, Hüseyin Nail Kübalılar, İlhan Arseller, Münci Kapaniler, Bahri Savalar ve Mümtaz Soysallar nerdeyse yüz yıldır Direnme Hakkını tanımlamaktadırlar.
Ama 31 Martçı, o tanımda İngiliz zırhlısına binip kaçan padişahını ve Menemen'de sehpaya çıkanları ayakdaşını gördüğü için öğrenmek istemez veya anlamazdan gelir.
31 Martçı, direnme hakkının tanımını, saltanatı koruyan barikatlar yıkılıp Cumhuriyet yargısının önüne çıktığı zaman anlar.
O zaman yıkmaya kalktığı TC'nin gücünü de anlar ve anlayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder