9 Nis 2013

Silivri, Demokrasinin Mihenk Taşıdır!


Evet epey bir süredir bu başlığı koymak istiyordum bir yazıma... Aslında atmakta geç bile kalınmış bir başlık. İçeriğini çok yazdık; “ileri demokrasinin nasıl bir yeni tür faşizm olduğunu geniş kitlelerin anlamasının bir zamanı var diye mi düşündük, bilemem. Ama gerçeğin gelip bütün yalanları silip süpüreceği bir zaman vardır.
Evet, Silivri, ülkede demokrasinin, özgürlüğün mihenk taşı olmuştur. Siyaseti nesnel tartışıp da hâlâ bunu anlamayan iyi niyetlileri, varsalar eğer, artık sadece zavallılar diye sınıflandırabilirim...
Silivri koyu bir faşizmin fotoğrafıdır. Yoo hayır, sanmayın ki dünkü fotoğraflara bakarak bunu söylüyorum.
Dün Silivri önlerinde yaşananlar salt, içeride yıllardır sürdürülen ve dünyada bugün rastlanamaz bir yargılama, suçlama türünün, yasa tanımazlığın, hukuksuzluğun, demokrasi ve insan hakları düşmanlığının, keyfiliğin, gücünü asla yasa ve hukuktan almazlığın, bağlı olduğu iç ve dış güçlerin emir ve talimatlarına göre davranmanın, eline tutuşturulan suçlamaların gerçeğini araştırmaya gerek görmemenin, karşısındakileri sadece ama sadece yok edilmesi gereken düşmanlar olarak kabul etmenin dışavurumudur.

Silivri, iktidarın gerçek yüzüdür. Bu yüze ne yakıştırırsanız yakıştırın...
Silivri, iktidarın hukuku ve yasaları nasıl keyfince ve “düşmanlarını yok etmekiçin kullanabileceğinin belgesidir, belgeselidir.
Silivri, baştan sona kurmacadır... Bombalardan tutun her bir suçlama konusuna kadar...
Silivri bir zorlamadır, yaratılmış davalar bütünüdür.
Silivri, hukuk ahlaksızlığının tepe noktasıdır.
Silivri, insan hak ve özgürlüklerine, adil yargılama hakkına karşı işlenen bir suçtur.
Silivri, ülkenin istenirse nasıl bir hukuksuzluğun batağına saplandırılabileceğinin provasıdır.
Silivri, herkesin başında sallandırılan bir Demokles’in kılıcıdır.
Silivri, bir susturmadır, istenmeyenlerin defterini dürme operasyonudur, bir siyasi intikamdır, canlar için cinayettir, yargısız infazdır, adam öldürmecedir, binlerce insanın hayatını karartmadır.
Silivri’de bir siyasi vahşet oyunu sahnededir.
Silivri, iktidarın bu ülkeye istediği her şeyi yapabilme iradesinin dışavurumudur.
Bütün bunlardan öte gelinen nokta artık şudur: Silivri sıradan bir hukuksuzluk abidesi olmanın da ötesinde, başka siyasi içerikler kazanmıştır: Silivri, ülkeyi savaşa sürme, sınırlarını değiştirme, Türkiye Cumhuriyeti’nin 93 yılını isterse yok sayma, yeni bir rejim yaratma, bir dikta anayasasını giydirmenin da adı olmuştur artık.
Evet, artık bu noktaya geldik: Silivri demokrasinin mihenk taşı olmuştur.
Silivri karşısında susanlar, bu ülke ve insanına karşı, hazırlanabilecek her türlü komplonun, tuzağın da bir parçası olmaya adaydır.
Demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini ağzına alanlar, Silivri karşısında susuyorlarsa, sahte insanlardır.

Kürtler, BDP’liler ve diğer hepsi, Silivri konusunda neden susuyor? Gelsinler Türk kardeşleriyle” protesto etsinler? Hukuksuzluğa karşı değil misiniz, demokrasi istemiyor musunuz?!! İmralı’dan, Silivri için bir“demokrasi manifestosu” mu bekleyeceğiz?!
Kendilerine karşı yapılanlara hukuksuzluk deyip de, her ne ve kim olursa olsun, başkalarına karşı aynı hukuksuzluklar karşısında susuyorlarsa, iktidara karşı seslerini yükseltmiyorlarsa, ancak iktidarla birlikte yaşayabilirler, ama milletin çoğunluğu ile değil... Zaten öyle bir istekleri olduğuna da inananlar giderek azalıyor.
Bu tutumlarıyla iktidarın ancak ikiz kardeşi olabilirler: Benim menfaatim, benim çıkarım, bana demokrasi ama sana idam...
Silivri Kürtler için de, ama artık çoktan aşılmış ve zamanı dolmuş bir demokrasi testiydi...

Dün Silivri önünde yaşananlara bakıp da ne kadar ayıp, yanlış yapılıyorsanmayın...
Dışarıda seyrettiklerimizin, aslında içerideki zulmün, insanlık suçunun aynen dışavurumu olduğunu görün.
Dünkü sahneler olmasaydı, içeride her şey güllük gülistanlık mı sanacaktınız yoksa!
Şu akil adamlar”, bugüne kadar Silivri’de gözükmedikleri için göğüslerine“akil adam rozeti takıldığının farkında mıdır?
9 Nisan 2013 - Cumhuriyet

Hiç yorum yok: