Bugün Türkiye’yi yöneten siyasi kadronun büyük çoğunluğu Erbakan Hoca tarafından var edilmedi mi?
Başka bir ifadeyle Erbakan Hoca olmasaydı;
Abdullah Gül hala Suudi Arabistan’da bir “İslam Bankasında çalışıyor” olacaktı.
Oğlu ise 16 yaşında zengin bir işadamı olamayacaktı.
Çocukları Gemi Filosu-Pırlanta Toptancısı-Gayrimenkul zenginleri olamayacaktı.
Bülent Arınç, Manisa Adliyesinde koridorları arşınlıyor olacaktı.
Yazıyı uzatmamak için diğerlerini yazmıyorum. Erbakan Hocanın kadrosundan bugün görevde olanların çoğunun kim olduğunu anlamak için, Savcılıkların yolsuzluk iddianameleri ve mahkeme zabıtlarına bakmak yetecektir.
Bunların ortak noktalarından birincisi;
Hepsinin Erbakan Hocanın eteğine tutunup, onun sayesinde bir yerlere gelmiş olmalarıdır. İlaç için, kendi gücüyle bir yere gelen yoktur.
İkinci ortaklık noktaları;
Bunların tamamına yakını gariban Müslümanların sırtından zengin olmuşlardır. Türkiye’de hiçbir siyasi parti, bunların kurduğu partiler kadar yolsuzluğa bulaşmamıştır.
“Milli Görüş” dedikleri ve AKP’nin bugün de uyguladığı siyasi hareketin temelinde, dolandırılan gariban Müslümanların “Ah’lı” paraları ve Arap sermayesi vardır.
Üçüncü ortak noktaları;
Bunlar servetlerinin hesabını adam gibi veremezler ve vergi ödeyenler listesinde isimlerini bulmak imkânsızdır.
Bademler servet artışlarını, ya çocuklarının sünnetine, ya düğününe (yani çocuklarının pipilerine) ya çıkınlara, ya yastık altında unutulan altınlara bağlarlar. Ne garip tesadüftür ki, bugün çok zengin olan bademlerin hepsinin babaları gariban adamlardı!
Ortak noktalarının dördüncüsü;
Bademlerin ruhunda “İhanet Mayası” boldur. Kendilerini var eden, kendilerine hayat veren Hocalarını en sıkışık zamanında arkasından hançerleyip, kendilerine ekmek veren adama ihanet ettiler.
Barzani ile Öcalan ile işbirliği yaptılar, Türk Ordusu Genelkurmay Başkanını “Terör Örgütü Lideri”olmakla suçladılar. Şeriatçıyım diyen adamı öptüler,
“Ne Mutlu Türküm Diyene” ilkesini ilkellik olarak tanımladılar.
Kurban Derilerini toplayıp, yol bulmak bunlarda,
Yimpaş-Kombassan gibi onlarca İşçi Şirketleri kurup, on binlerce garibanların paralarını yürütmek bunlarda,
Bosna Yardım paralarını, Süleyman Mercimek-Beşir Darçınları yaratarak yürütmek bunlarda,
Müslüman Kardeşler adlı terör örgütünün Genel Sekreterliği bunlarda,
Avrupa’da “Yüzyılın Yardım Yolsuzluğu” denilen Deniz Feneri olayı bunlarda,
Yolsuzluklara boğazına kadar bulaşmış adamları devletin üst kademelerine getirmek bunlarda…
Şimdi de Almanya Köln Savcılığı, Milli Görüş Teşkilatına 2005-2009 yılları arasında 377 bin bağışçının kurban derisi paralarının amaç dışı kullanıldığı iddiasıyla dava açılmasını istedi. Yolsuzluğun boyutunun 37 Milyon Avro ile
100 Milyon Avro arasında olduğu iddia ediliyor!
100 Milyon Avro arasında olduğu iddia ediliyor!
Dikkat ediyor musunuz, tüm yolsuzluklar bademlerle beraber yürüyor bu yollarda! “Yolsuzluk ve Badem”, aynı dağın yeli, ruh ikizi gibiler!
Sonuç ve Karar;
Bunlar Müslüman mı- Bunlar İleri Demokrat mı- Bunlar adam mı?
Hırsızdan, Müslüman olmaz. Hırsızdan Demokrat olmaz. Hırsızdan adam olmaz, adam…
Sağlık ve başarı dileklerimle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder