savaşlar da etkilenmiştir.
ABD’nin, kör ettiği, sağırlaştırdığı düşmana karşı
hedefi hassas bulan ve tahrip derecesi yüksek mühimmatla
yakıp yıkarak, imha ederek kazanması kolaydır.
Ancak; yeni düşmanlar edinmeden,
ABD karşıtlığını kışkırtmadan
politik hedeflere ulaşması zordur.
İç ve dış kamuoyunun ikna edilmesinin önemi artmıştır.
ABD’de askerler, yöneticiler ve bilim insanları
“Olası bir savaşı en az kayıpla nasıl kazanır,
Politik hedeflerimize en kısa sürede nasıl ulaşabiliriz?”
diye arayışa girmişler...
Savaşın doğasını tekrar gözden geçirmişler.
Clausewitz’e göre, “Savaş politikanın başka araçlarla devamıdır.
Savaşın tek nedeni ve hedefi, tek amacı ve aracı insandır.”
Savaş, politika denen bütünün bir parçasıdır,
Politikadan ayrı değerlendirilmemesi gerekir.
Bir başka kaynağa göre savaş,
“Rakibin savaşma azim ve iradesini yok etmektir.”
M.Kemal ATATÜRK’te savaşı şöyle tanımlar:
“Savaş iki ordunun değil, iki milletin
Maddi ve manevi (moral) güçlerinin çarpışmasıdır.
Manevi güçler, bu çarpışmada belirleyici rol oynar.”
Clausewitz’de manevi gücün önemini vurgular:
“Savaşta fiziki güçler kılıcın tahta sapı,
moral güçler ise kılıcın keskin ağzıdır.”
2500 yıl öncesinden günümüze seslenen Sun Tzu diyor ki;
“Savaş becerilerine sahip olanlar,
düşman ordusunu muharebe etmeden mağlup edebilir.
General için savaşta düşmanı yenmek bir sanattır,
en büyük sanat ise
düşmanı savaşmadan yenmektir.”
Sonuçta, “Effects-Based Operation” kavramı ortaya çıkmış.
ABD’nin yeni savaş yönteminin adı.
Türkçe’ye “Etki Odaklı Harekat, (EOH)” diye çevriliyor.
İnternet kaynaklar EOH’ı şöyle tanımlıyor:
Askeri ve askeri olmayan metotların birleşmesinden oluşan EOH,
hasım kuvvetlerin yenilmesini değil,
onun düşünce ve davranış biçimini
isteklerimiz doğrultusunda şekillendirilmesini esas alır.
Hasmı, askeri değil siyasi olarak da yenmeyi düşünen,
düşük yoğunluklu bir savaştır.
EOH, “dördüncü nesil savaş” olarak ta nitelenmektedir..
Gelelim asıl konumuza...
Kürt devleti kurulmasına karşı çıkan,
Laik Cumhuriyeti ve üniter yapıyı savunan Türk Ordusu,
ABD’nin EOH’na maruz kalmıştır.
Kendisiyle işbirliği yapan siyasi iktidarın yardımıyla
köklü bir tarihe sahip Türk Ordusu,
sahte belgelerle eli ayağı bağlanmış,
esir alınmıştır.
Anayasal vazifesini yapamaz duruma düşürülmüştür.
Savaş, politikanın başka araçlarla devamıdır.
Arkasında politika yoksa, ordu savaşabilir mi?
AKP, ABD’nin EOH’ı sonucunda iktidar yapılmıştır.
Politikasını Türk Milleti tasvip etmemektedir.
Sıcak para ve medya desteği ile ayakta durmaktadır.
ABD, işbirlikçilerinin yardımıyla,
Türk Ordusu’nu pasifize etmiştir.
Ancak, siyasi hedeflerine henüz ulaşamamıştır.
Türk Milleti, Türkiye’nin bölünmesine,
Laikliğin kaldırılmasına,
Orta Doğulu çağdışı yönetimler gibi yönetilmesine,
mezhep politikalarına ve savaşlarına karşıdır..
ABD, Türk Milleti’nin silahlı gücünü yenmiştir.
ABD, Ergenekon’la Türk tarihine meydan okuyabileceğini sanmıştır.
ABD, yaptıklarından pişman olacak,
Türk Milleti’nin dostluğunu arayacaktır..
*Emekli Albay, Kara Harb Okulu Öğretim Elemanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder