İşçi Partisi'nin Öcalan'ın 1999 tarihli sorgu görüntülerini yayınlaması, anlaşılan PKK'de büyük sıkıntı yaratmış. Bunu üst düzey PKK yöneticilerinin telaşla önce görüntülerin montaj olduğunu iddia etmesinden, ardından da "zamanlama manidar" diyerek görüntüleri yayınlayan İşçi Partisi'ne saldırmasından anlıyoruz.
Peki, üst düzey yöneticileri bu telaşa sürükleyen neydi? Öcalan'ın sorgu görüntüleri onları şaşırttı mı? Öcalan'ın o görüşlerinin bir kısmını 2000 yılında Serxwebun dergisinde yayımlamadılar mı?
Evet, yayınladılar ama Öcalan o görüşleri bugün değiştirmişti! Dün ak dediğine bugün kara diyordu. Dün İngiliz oyunu gördüğü Kürt isyanlarını bugün kutsuyordu. Dün ajan dediği Şeyh Sait'in bugün heykelini dikiyordu.
Üstelik o teslimiyet görüntüleri ile PKK'ye kumanda edilemezdi. Telaş bundandı!
Karayılan: iknada sorunla karşılaşıyoruz
PKK'yi iyi izleyenlerin de bildiği bir gerçek nedeni ile kaygılıydılar. PKK'nin orta düzey komutanları ve tabanı 2009'dan beri süreçten rahatsızdı: Öcalan'ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile mesai yapması, BDP heyetine "Hakan Fidan beyi yalnız bırakmamak lazım" demesi, Erdoğan'a biat mektubu vermesi, AKP hükümetini her koşulda desteklemesi örgüt içinde "sessiz" tepkilere neden oluyordu.
Bu rahatsızlık zaman zaman satır aralarına yansıyordu. Bu konuda sesini en çok çıkaranlardan birinin de Sakine Cansız olduğu dile getiriliyordu.
Burada duralım ve Independent gazetesinden Richard Hall'ın Kandil'de buluştuğu Murat Karayılan'la söyleşisini anımsayalım. Karayılan açılım sürecine PKK liderliğinin destek verdiğini belirtmiş ama eklemişti: "Ancak PKK çok büyük bir örgüt. Orta düzey kadrolarında herkesin aynı şeyi hissettiğini söyleyemeyiz. Arkadaşlarımızı iknada sorunla karşılaşıyoruz."
Acaba PKK ikna odaları kurarak mı kadrolarını tek tek ikna etti? Yoksa kendine özgü infaz yöntemleriyle mi bunu başardı?
Paris'te MİT-PKK ortaklığı mı?
Geçen yıl üç kadın PKK'linin Paris'te öldürülmesi hâlâ esrarını koruyor. Zanlı Ömer Güney'in cinayet öncesinde Türkiye'ye gelmesi, MİT görevlisi olduğu iddia edilen birinden Paris cinayeti talimatı aldığına dair yayınlanan telefon görüşmesi ve son olarak MİT'in yalanlayamadığı MİT-Ömer Güney irtibatına dair bir belge soru işaretlerini artırdı.
Der Spiegel'e bilgi veren Alman Güvenlik Birimleri de Sakine Cansız cinayetinde MİT'in rolünün olduğunu belirtiyorlar. PKK'nin Avrupa'daki en önemli merkezinin Almanya'da olması ve Alman makamlarıyla PKK ilişkisinin boyutu, iddianın doğruluğunu güçlendiriyor.
Dolayısıyla artık soru şudur: Paris cinayeti sadece bir MİT operasyonu mudur, yoksa MİT-PKK ya da daha somut söylersek bir MİT-İmralı ortak operasyonu mudur?
Paris cinayeti aydınlatılmalı
Sakine Cansız, Leyla Söylemez ve Fidan Doğan'ın Paris'in göbeğinde öldürülmesinin Fransa tarafından bir yıldır aydınlatılmaması, cinayetin Gladyo işi olduğuna işaret etmektedir. Zaten Ankara-İmralı-Paris üçgeni dâhilinde faili meçhul kalabilecek bir cinayet ancak Gladyo işi olabilir.
Paris cinayeti, pek çok sorunun düğümlendiği noktadır. Bu cinayeti aydınlatmak sorunların düğümünü çözecek ve açılım adı altındaki ayrışma yerine kardeşlik temelinde birleşme çözümünü Türkiye'nin önüne getirecektir!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder