Salı akşamı, Ülke TV’de Turgay Güler’in hazırlayıp sunduğu, Prof. Dr. Mehmet Çelik’in daim konuk olduğu ‘Sıradışı Tarih’ programını seyrettim. Mehmet hoca ile iki kez görüşme ve konuşma imkânım oldu. Kendisini ilk kez 10 küsur sene önce Elazığ Fırat Üniversitesi’nden gelen heyeti Şam’da ağırlarken görmüş ve selamlaşmıştık. Televizyon ekranlarında görünmeyen, temkinli, olgun ve sahasında uzman olan Mehmet hoca Suriye krizi ile birlikte özellikle Ülke TV’de Turgay Güler ile zuhur etti, boy verdi.
Suriye meselesini irdelerken akademik üslup dışında kalan tüm söylemleri kullandı. Akla, vicdana, vatana ve bölge çıkarlarına hizmet eden ilmi analizler yapan akademisyen yok olmuş, yerine mezhep taassubu kokan, Suriye’deki meseleyi ısrarla Sünni-Alevi zaviyesinden görmeye ve göstermeye çalışan, yanan ateşe benzin döken, sultaya methiyeler düzen, sultanın ABD, İsrail ve BOP ile uyumlu Suriye ve bölge politikalarını sorgulamayan, Ülke TV’nin ‘muhafazakâr ve milliyetçi’ seyircilerini galeyana getiren bir kemikleşmiş yandaş politikacı gelmişti.
BOĞA İLE ÖLDÜREN GAZETECİ
Moderator yani arabulucu olması gereken Turgay Güler Matador yani boğa öldüren gazeteci konumunda. ‘Ver mehteri’ üslubu ile hocaya gaz verdi. Hayretler içinde seyrettim ve dinledim. Alanında uzman ve cüzdan yerine vicdanı önemseyen bir hoca bu savrulmayı ne uğruna yapar? Ortak dostumuz Elazığ Fırat Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi sevgili hocam Prof. Dr. Mustafa Öztürk’e konuyu açtım. O da bir anlam veremedi.
En nihayet Suriye’de duvara tosladılar. Bu duvar bazılarının aklını başlarına getirdi. Salı akşamı İran meselesini irdeleyen Mehmet Çelik ve Turgay Güler, ABD emperyalizminden, siyonist İsrail planlarından, Suudilerin tahripkâr rolünden bahsettiler. Suriye ve Irak’ta yaşanan kanlı trajediden söz ettiler. Suriye’de süreci doğru okuyamadıklarını söylediler. İran’ın sinsi bir projeye maruz kaldığını belirttiler. “Hayırdır hangi dağa kar yağdı da akıl başa geldi vicdan cüzdana galebe oldu” derken Mehmet Çelik Hoca yeni bir gafa imza attı; Hoca, İran’ın bugün yaşadığı ekonomik sıkıntıları ve bu sebeple zuhur eden sokak eylemleri İran’ın dış müdahale ve Şii rejim ihracına harcadığı paraların yarattığı yoksulluğa bağladı. ABD ve İsrail onu bölgeye çekti ve onların tuzağına düştü” dedi. “Ne işin var senin Afrika’da Suriye, Irak, Lübnan ve Yemen’de?” diye sordu.
ABD PLANLARINA ÇOMAK SOKMAK
Mehmet Çelik Hoca, İran’ın bahsi söz konusu olan bölge ve ülkelere müdahalesi olmasaydı tehdit ve tehlike olarak arz ettiği ABD ve İsrail planının tıkırında işleyeceğini bilmiyor mu? Filistin, Lübnan, Suriye, Irak veya Yemen üzerinden asıl hedefin aslında İran olduğunu Hoca bilmiyor mu? Suriye sürecini doğru okuyamadıklarını ifade eden Hoca, ABD ve İsrail planlarına çomak soktuğu için bu şer kuvvetlerin İran’a çok öfkeli olduklarını bilmiyor mu? İran sokaklarında Suriye, Lübnan, Filistin ve Irak’ta ABD ve İsrail’in kabusu olan Kasım Süleymani posterleri neden yakılıyor? “Ne Suriye, Ne Gazze, ne Lübanan hayatım İran” sloganı hangi mahfilin ürünü? Bunları bilmesi gereken Hoca halen İran orada ne arıyor diye neden sorar?
Aslında sıranın Suriye üzerinden hedef tahtasına oturtulan sıranın Türkiye’ye geleceğini bilen Hoca, İran’ın Suriye’ye müdahale ederek aslında Türkiye’ye hizmette bulunduğunu görmüyor mu? Buna rağmen Suudi-İsrail propagandasına prim verip İran Şii ve rejim ihracı yapıyor bayat temcit pilavını neden tedavüle sokar? Türkiye hangi sebeplerle Sudan’da? Sevakin Adası’na neden talip? Somali’de neden üs kuruyor? Katar’da neden asker bulunduruyor? Fırat Kalkanı ile TSK Suriye’de ne arıyor? Neyin peşinde? Bunlara haklı ve güzel gerekçeler bulan Hoca, İran’a, milli varlığını ve ülkesinin bekasını direkt ilgilendiren, “Suriye, Lübnan ve Irak’ta ne işin var” diye soruyor.
BİZANS'A KİM ÇANAK TUTUYOR
Hoca yurtseverlik için emsal veriyor ve Muaviye’yi örnek gösteriyor. Muaviye, Hz. Ali ile savaşırken bu kavgadan istifade etmek isteyen Bizans’a mektup göndermiş ve “Ali ile kavgayı sonlandırır, onunla barışırak ona biat eder ve sana karşı birlikte savaşırız” demişmiş. Ahireti dünyaya satan Muaviye bile söz konusu ümmet, vatan, millet ve akraba olunca gerisi teferruat demiş. Siz ki onlarca programda Suriye’deki kardeşlerinize, komşularınıza, akrabalarınıza dindaşlarınıza veya sizin gibi inanmayan Alevi mezhebi mensuplarına Muaviye kadar insaflı olmadınız. Suriye’nin varlığına kast eden Siyonist İsrail, Haçlı ABD ve NATO’yu Suriye’ye saldırsın, vursun, parçalasın diye yırtıldınız.
Sittin cehennemden devşirilip getirilen ruh hastası katilleri mücahit diye pazarladınız. Esad düşmanlığı sizi kör etti günümüz Bizanslılarına çanak tuttunuz. Muaviye kadar bile olamadınız. Aramızdaki tuzun suyu hürmetine artık bu Şii, Alevi, Nusayri kindarlığından kurtulun. Cumhurbaşkanı uçağına binme fırsatı yakalayan Turgay Güler Bey siz de sulta ve mezhep taassubundan feragat edin. Sizi yükseğe çıkartan havadaki uçak bir gün muhakkak yere inecektir bu nasihatimi unutmayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder