25 Nis 2013

Aktifleşen fay hatları

Türkiye’nin iki önemli “fay hattı” var: Türk-Kürt ve Alevi-Sünni.
Emperyalizme karşı ortak Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet Devrimi ve halkımızın tek bir millet olma yolunda aldığı mesafe, Cumhuriyetin ilk 80 yılında Türk-Kürt fay hattındaki enerjiyi giderek azalttı.
Aynı şekilde laiklik politikası da, Alevi-Sünni fay hattını hemen hemen belirsiz hale getirdi.
Ama on bir yıllık AKP iktidarı, izlediği politikalarla, bu iki toplumsal fay hattında önemli bir enerji birikimine yol açmıştır.
Son günlerdeki gelişmeler ise, her iki “fay hattı”nda aktifleşme işaretleri vermektedir.
 
DİYARBAKIR, ADANA, HATAY

Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde Hizbullahçı ve PKK’lı öğrenciler arasında üç gün boyunca yaşanan çatışmalar, önemli bir tehlikeyi haber veriyor.

Çatışmalar Diyarbakır’la sınırlı kalmadı. İkinci ve üçüncü günler başta İstanbul olmak üzere, beş şehirde daha üniversitelerde benzer olaylar yaşandı.
Diyarbakır şehir merkezine Şeyh Sait heykeli dikenler ve AKP ile birlikte heykelin açılışını kutlayanlar, “Allahuekber” nidaları eşliğinde patlayan kavganın sorumlularıdır.
 
Üniversitede çatışmalar yaşanırken, aynı şehirde AKP’nin Âkil Adamları ön sırasını sarıklıların doldurduğu salonda “Kürt açılımını” konuştular.
Aynı gün (13 Nisan 2013) gazeteler, Adana’da; Arap Alevi yurttaşların oturduğu mahallelerde, kendilerini ölümle tehdit eden bildiriler dağıtıldığını yazdılar.
Yine aynı gün Aydınlık gazetesi, ÖSO militanlarının Hatay’da sınır köylerini dolaşarak, Esad’ı savunan Alevileri kendilerine teslim etmeleri için propaganda yaptıklarını haberleştirdi.

Gerek Diyarbakır da, gerekse Hatay ve Adana’da yaşananlar, Türkiye’nin doludizgin silahlı irticanın sahne aldığı günlere doğru yol aldığını gösteriyor.
 
“HİZBULLAH KARTI”NIN ANLAMI

Diyarbakır’da ve diğer üniversitelerdeki şeriatçı militanların polis koruması altında olması, AKP’nin işin içinde olduğunu gösteriyor.
AKP bir yandan PKK ile Suriye, Irak ve İran’ı da kapsayan bir “Türk-Kürt ittifakı”na soyunurken, öte yandan bu örgütü kendine daha fazla mecbur etmek için Hizbullah kartını masaya sürüyor.
Daha doğrusu, AKP, PKK’nın pazarlık masasında “sorun” çıkarmasını, “Hizbullah” tehdidiyle önlemeye çalışıyor.
Tehdit, Türkiye’nin, “inanç farklılıkları” temelinde Güneydoğu’dan başlayarak ateşe atılmasıdır.
        
HİZBULLAH

Hizbullah, şiddeti mücadele yöntemi olarak kullanan bir siyasal örgüttür. 1990’lardaki vahşi cinayetleri daha unutulmadı.
AKP bu örgütün yönetici kadrosunu geçtiğimiz yıllarda hapisten kurtardı. Şimdi de kanatları altında yeniden sahneye çıkarıyor.
Hizbullah, geçmişte de, bugün de; Gladyo’nun amaçları doğrultusunda çalıştı. Güneydoğu’nun geri toplumsal yapısı ve Gladyo koruması, örgütü önemli bir siyasi aktör haline getirmiştir.
Şimdi durum daha ciddidir.
On bir yıllık AKP iktidarında, laik Cumhuriyete önemli darbeler vurulmuş, ulusal devlet önemli ölçüde tasfiye edilmiş, devletin bütün kurumlarında Hizbullah ile aynı kafada olan kadrolar köşe başlarını tutmuştur.
Onun için bugün Hizbullah aracılığıyla Türkiye’nin önüne gelen tehlike, 1990’larla kıyaslanmayacak boyuttadır.
 
DIŞ POLİTİKA, İÇ POLİTİKA

Bu tablo aynı zamanda AKP iktidarının dış politikasının içeriye yansımasıdır.
AKP, Türkiye’nin bölge politikasını Sünni-Şii ayrışmasına oturttu. Suudiler, Katar, Barzanistan ve ÖSO ile bir Sünni cephe oluşturdu.
Karşılarında İran, Irak, Suriye ve Lübnan Hizbullah’ı var.
Bu saflaşmanın Türkiye’nin içine yansıması, Alevi-Sünni fay hattının kırılmasıdır.
Adana’da dağıtılan bildiri, ÖSO militanlarının şimdilik Hatay’ın sınır köylerinde Alevi avına çıkması, gelecekte yaşanacaklara sadece bir işarettir.
 
TARİHİ SINAV

On bir yıllık AKP iktidarının ve altı yıldır uygulanmakta olan Ergenekon tertibinin sonunda Türkiye, artık eski Türkiye değildir.
Türk milleti adını Anayasa dışına sürme gayreti, milli birliği dağıtıyor. Milleti oluşturan topluluklar arasındaki fay hattında enerji birikimine yol açıyor.
Aynı şekilde gerici-bölücü ittifakının laikliği tasfiye konusunda yürüttüğü faaliyet, Alevi-Sünni çatışmasını tetikliyor.
Gidişat, ABD güdümünde AKP ile PKK’nın el ele, her iki fay hattında biriken enerjiyi açığa çıkarması yönündedir.
AKP’yi yıkmak, etnik ve mezhepsel çatışmalar tuzağından kurtulmanın biricik yoludur.
Millet olarak tarihi bir sınavdan geçiyoruz.
 

Hiç yorum yok: