Çağın yamyamları elçiliği bastı, elçiyi ve elçilik
çalışanlarını kaçırdı… Zevk için kafa kesen bu insanların zulümlerini anlatmayı
dahi yasakladın. Gayet makul, suhuletli bir tavırla, “İŞİD’i kızdıracak
açıklamalar yapmayın, zira gaza gelip elçimize zarar verebilirler” dedin.
Dedin, çünkü onların kılına zarar gelse senin Cumhurbaşkanlığın arifesinde
böyle bir skandalı kaldıramazdı “hüloğğ”cuların bile. İŞİD’e “zalim” dahi
demedi beslemelerin…
Söz konusu Gazze olunca ise veriyorsun gazı… Sen
bağırıyorsun çocuklar ölüyor… Sen ve senin zihniyetin “Filistin” dediği günden
bu güne kadar hep o çocuklar öldü… Hiç suhulet çağrısı duymadık… Hiç,
“arkadaşlar! İsrail’i daha sert davranmaya itecek açıklamalardan kaçınalım,
orda çocuklar söz konusu” gibisinden bir demecine şahit olmadı kulaklarımız…
Neden?
Çünkü dilin ağlasa da gönlün bayram ediyor… Ölen senin ebleh
çocukların değil ki, ölen zavallı Filistinli çocuk… Doğduğu günden itibaren
maniple edilen, o aç ve sefil çocuk ölüyor… Siyasal İslamcılar onların
cesetlerinden rant devşiriyorlar… “Filistin davası” uğruna tüm İslam âleminden
para, itibar ve güç devşirenleri bilmiyor muyuz?
Siz konuşursunuz, Gazeli çocuk ölür… O çocuk ölsün diyedir
zaten her şey… O ölmese ne sen, ne Mısır’ın İhvan’ı nasıl seçim kazanacaksınız?
Önce, yakaladığın İsrail askerinin kafasına sıkacaksın, ardından, askerini
terörist değil de evlat gören bir devlet, o evladına el uzatmaya cüret
edenlerin başına yıkacak şehirlerini, sonra da parçalanmış cesetleri çekip
çekip, acıklı müzikler eşliğinde servis edeceksin… Bunu Dünya kabul etse, Allah
kabul etmez…
Filistin davası, Anglo-Sakson dinine tabii olan bir kesimin
ekmek kapısı, oy kapısı, gündem kapısı olmuştur… Orada ağlayarak feryat
edenlere, insan olanın yüreği dayanmaz. Ancak o olayların bir de çıkış
nedenlerine bakın! O zaman İsrail’den daha insafsız, Siyonistlerden daha
vicdansız bir zihniyetle karşılaşacaksınız…
PKK, sokak eylemlerinde en ön safta çocukları kullandı
yıllarca. Amacı halkının mutluluğu olan bir hareket, sevilesi, okşanası
çocuklarını panzerlerin önüne sürer mi? Hayır… PKK’nın amacı her gösteride
birkaç çocuğun ölmesiydi. Onlar öleceklerdi ki, örgüte propaganda malzemesi çıksın…
Yıllarca “başörtüsü” diye bağırdı birileri… Toplum önderi
oldular, partiler kurdular, oylar aldılar… Dernekler kuruldu, paralar toplandı…
Eylemler, gösteriler… O gösterilerde birçok genç okulundan atıldı, işinden
oldu. Umurunda mıydı İslamcıların? Onlar alacaklarını aldılar, iktidar oldular…
Şimdi o işinden, geleceğinden olan bu ülke insanlarını soran var mı? Kimse
onlara, “bakın sizin başörtüsü davanız olmayaydı ben bugünlere gelemezdim, sağ
olun, sizin sayenizde dünyada hayal etsem aklıma gelmeyecek yerlere ulaştım, al
bu villacık veya gemicik de senin olsun” diyor mu? Elbette hayır… Onların hala
işi bitmedi… Oy verecekler, seçim üstüne seçim kazandıracaklar şark kurnazlarına…
Okul bahçesinden İsrail’e, soba borusundan bozma silahlarla füze
atan bir zihniyetin amacı nedir peki? O füze atıldığı anda yerini tespit edip,
otomatikman oraya bombalar yağdıracağını bilmiyorlar mı İsrail’in? Çocuklarını
seven bir hareket, Okul bahçesini, hastaneyi, camiyi kullanır mı üs olarak?
Ellerindeki tabancalarla, üç kez tüm Arap devletlerini savaşta rezil etmiş bir
devlete meydan okumak nedir? Oradaki politize olmuş nesle umut vermek, onlara
kaldıramayacakları misyonlar yüklemek ve yanlış ve ahmakça ve gereksiz…
Sizin çocuklarınız evlerindeki paraları sıfırlamaya
çalışırken, sen ve senin zihniyetin yüzünden Gazze çocukları ölüyor… Yaser
Arafat öldüğünde İsviçre bankalarındaki hesapları dudak uçuklatmıştı. Şimdiki
Hamas liderleri de farklı değil. Üç sokaklık Gazze için elde edilen rant göz
önüne alındığında şunu anlıyorum; O çocuklar boşa ölmemiş/ölmüyor… Sizin için
ölüyorlar… Siz seçim kazanasınız diye… Siz zengin olasınız diye… Siz ekran yüzü
olasınız, yazarlık yapasınız diye… Siz havuzlu villalarınızdaki kasalarınızda
“din-i mübin-i İslam uğruna” çuvallar
biriktiresiniz diye…
Bizim nal rozetli Atatürkçülerde akıl olsaydı, İmam-hatip
neslini idealize bir tavırla ele alır, eğitir, zıpkın gibi dindar ve Atatürkçü
bir nesil yetiştirirlerdi… Orduya ilk önce İmam-Hatiplileri alırlardı ve o
çocukların siyasal İslamcıların insan kaynağı olmasına göz yummak yerine,
onlardan şerefli subaylar, Atatürkçü askerler yetiştirirlerdi. Atatürk düşmanı
nesiller yetişmesine seyirci kalmazlardı. İsrail’de de zerre aklı olsa, Gazze
çocuklarını – istenildiği üzere- öldürmek yerine kazanır, aynı hedefe doğru
yönelmiş bireyler olarak yetiştirirdi, kazanırdı. Yosun dişli yobazların
ikballeri uğruna, mahvolmalarına izin vermezdi o çocukların. Aynı toprağı
paylaşan çocukların düşman olmak yerine, kardeş olmayı becerebilecekleri bir
ülkü sunarlardı onlara… Miras olarak bitimsiz bir kan davası bırakmazlardı
sonraki nesillere…
İsrail devletinin neye nasıl tepki vereceğini bilen efendi,
İslam dünyasındaki sadık kullarına malzeme verme adına yıllardır bu tip
mühendisliklerde bulunuyor. Bir gün İngiltere’den yola çıkan mavi Marmara, bir
gün pat pat tabancalı el- Kassam… Sonuç hep aynı… Parçalanmış cesetler, fon
müziği eşliğinde ağır çekim feryat ederek dövünen anneler-babalar…
Yeter artık…
Düşün o çocukların yakasından…
Bırakın “Dava” sözlerini… İsrail’in, karşısında durmaya
cesaret edemediğiniz, savaş makinesi önüne atmaktan vazgeçin o çocukları…
Bırakın o çocuklar yaşasın…
Tüm Arap devletlerinin üç kez deneyip başaramadıklarını, o
çocuklardan beklemeyin…
Gerekirse İsrail vatandaşı olarak yaşayıp büyüsünler…
Sizinkiler ABD vatandaşı olarak yaşıyorlar, İngiliz pasaportu taşıyorlar da,
onlar neden İsrail pasaportuyla yaşayamasınlar? Sevgilileri olsun, tıpkı sizin
evlatlarınız gibi… Sınav telaşları olsun, istediği pantolonu almak için para
biriktirsin, saçlarını ayna karşısında keyifle izlesin ve kömür gözlerini…
Ölmek ve öldürmek gibi bir misyonu, bir “Dava”sı olmasın…
Düşün yakasından çocukların…
Bırakın yaşasınlar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder