21 Kasım 2013 tarihinde Aydınlık'ta yayımlanan makalemde, bölgemizi bekleyen değişim ve dönüşümlerle ilgili görüşlerimi paylaşmıştım. Onlarca yıldır, ABD'nin kuyruğuna takılan ve onun himayesinde yaşamaya alışkın "müttefiklerin" artık Washington'a itimat döneminin bittiğini, yeni denklemleri inayetle okumaları gerektiğini yazdım.
Suudi destekli Hayat gazetesinde, 29 Kasım 2013 tarihinde "Grand Bargain" başlığıyla yayımlanan makalede, gazetenin Washington bürosu müdürü Rağda Dırğam özetle şunları yazdı:
"Masada mevcut olan bütün meselelerin çözümü için, ABD ve Rusya'nın görüş birliği sağladıkları konular netleşmeye başladı. İran, artık Ortadoğu, Afganistan, Kafkaslar, Orta Asya ve Orta Avrupa'ya kadar genişleyen coğrafyada her gelişmede mihenk taşıdır. Rusya, Sovyetler Birliği döneminde elinde bulundurduğu ağırlığını ve nüfuzunu geri aldı. Putin'in ısrarı ve Obama'nın kabulüyle iki kutuplu yeni dünya denklemi kabul edilmiştir. ABD, Rusya ve Çin ile ulaştığı mutabakata binaen, bu ülkelerle sadece stratejik önemi yüksek ticaret metaları ile petrol ve doğalgazın nasıl paylaşılacağı konusunda değil, ayrıca dünyada önemli bir tehdit ve tehlike oluşturan radikal dinci hareketlerle nasıl mücadele edileceği hususunda da hem fikir oldu.
"Suriye'den Irak'a, Afganistan'dan Pakistan'a, buradan Orta Asya cumhuriyetlerine kadar geniş coğrafyada cirit atan bu tehlikeye karşı ortak önlemler paketi üzerinde anlaşmaya varıldı. ABD Ortadoğu ülkeleri ile tesis ettiği geleneksel ilişkilerini gözden geçirmektedir. ABD-Arap, ABD-İsrail (ve hiç şüphesiz ABD-Türkiye yazarın notu) ilişkileri yeniden tanzim ediliyor. ABD'nin öncellikli stratejik konsepti topyekun değişiyor."
Müttefiklere notlar
Suudi Krallığı tarafından finanse edilen gazetenin müdürü, Obama yönetiminin "Rusya ve İran'ın Ortadoğu zaferini kabul ettiğini" ilan ediyor. "Şam rejiminin yıkılması hedefinden geri adım attığını" itiraf ediyor. "Tahran rejiminin içişlerine hiçbir şekilde müdahale etmeyeceğinin" teminatını veriyor. ABD'nin bu köklü dönüşümünü anlamak bazıları için kolay değil. Ama Obama olması gerekeni idrak etmiş ve yerine getirmek için karar almıştır. ABD'nin bölgemizdeki "müttefiklerine" ilettiği mesajda kendilerinden vazgeçmediğini, sadece ilişkilerini daha geniş ve kapsayıcı tuttuğunu söylemesine rağmen, genelde İran-Batı, özelde İran-ABD yakınlaşmasının bu "müttefiklerde" şok etkisi yarattığı aşikâr. ABD'nin bağnaz "müttefikleri" şu noktaları dikkatle okusunlar:
* ABD çıkarları artık "ölümüne" Arap petrolüne bağımlı değildir.
* ABD artık kim olursa olsun kimsenin adına vekâleten savaşmayacak. Herkes kendi savaşından sorumlu olacak.
* İsrail'in güvenliği tehdit altındaysa, ABD İsrail'i bütün imkânlarıyla savunmaya gelir. Ama ve lakin İsrail artık ABD'nin şımarık çocuğu statüsünde değildir.
Mesajı alanlar ve alamayanlar
Rağda Dırğam'ın işaret ettiği köklü değişimlere daha önce Aydınlık gazetemizde işaret ettik. Kendi halklarının çıkarları yerine ülkelerinin kaderini ve geleceğini ABD'ye ipotek etmiş iktidarlar, her daim bu şokları yaşarlar. ABD'nin bu yeni vizyonuna öfkelen Suudi Krallığı, ortaya çıkan yeni haritayı tersine çevirmek ve yeni vizyona çomak sokmak için, inatla Suriye'de, Yemen'de Irak'ta, Lübnan'da, Libya'da tekfiri, dini-dar cinayet şebekelerini sahaya sürmeye, beslemeye ve teşvik etmeye devam etmektedir. Raydan çıkmış tren misali etrafa saldıran Suudi zihniyeti, karanlık çağlardan daha geri bir tarza delalettir. O kadar ki, İsrail ve Mossad ile gizlice sürdürdüğü ilişkilerini aleni yapacak kadar freni patlamış durumdadır.
Erdoğan-Davutoğlu sultası ABD'nin yeni tavrını ve mesajını geçte olsa anlamaya başladı. Davutoğlu'nun Washington, Bağdat, Tahran ziyaretlerini, Suriye ve Cenevre 2 için yaptığı olumlu açıklamaları bu kapsamada okumalı. Burada AKP hükümetine sorulması gereken şudur: Madem ki en nihayetinde "düşman" ettiğin ülkelerle tekrar masaya oturacaktın, o halde eski dostluğu niçin bozdun? Dostluk ilişkileriyle bütün bölgede barış, huzur, ekonomik büyüme ve toplumsal ilerleme ağını öreceğine, niçin şiddet, terör, talan ve yıkım taraftarı oldun? Madem ki, mezhepçilik bugün kötü ise, o halde yıllardır niçin mezhep savaşlarını körükledin? Söylem ve eylemlerinle Sünni-Şii yangını çıkarmaya çalıştın? Suriye'de terör, talan ve yıkım yaratan dini-dar cinayet haramilerini onlarca ülkeden devşirerek Türkiye-Suriye hududuna niçin yığdın?
Bütün bunları yapmanıza rağmen, emsal aldığınız sizden öncekilere yaptığı gibi ABD sizi yarı yolda bırakmadı mı? "ABD bize ihanet etti" diye sızlanıp ağlaşacağınıza şu fıkradan ders alın:
Adamın biri doktora gider. "Doktor bey, eşim beni aldatıyor, bana ihanet ediyor ama benim halen boynuzlarım yok. Acaba bende kireç eksikliği mi var?" der. Ey "müttefikler" sizin boynuzlarınız gökyüzüne ulaştı, daha hissetmediniz mi? Siz "Acaba bizde kireç eksikliği mi var" diye avunmaya devam edin. Allah sizi ıslah edememişse ben ne yapayım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder